06 Eylül 2024 Cuma
Alaşehir’de kıyasıya mücadele. Dünyaca ünlü Manisa Sultani Çekirdeksiz Üzümün yetiştiği Manisa’nın Alaşehir ilçesinde bir yandan hasat devam ederken, diğer yandan üreticiler günün yorgunluğunu ve stresini, Alaşehir Belediyesi organizasyonunda düzenlenen 6. Üzüm Festivalinde attı.
Manisa’nın Alaşehir ilçesinde 30 Ağustos Zafer Bayramı’nda başlayan ve 5 Eylül Alaşehir’in kurtuluşuna kadar devam edecek olan Alaşehir 6. Üzüm Festivalinde 20 kişi 50 kiloluk üzüm kelterleriyle 500 metrelik mesafeyi en hızlı koşabilmek için yarıştı. Pazar Camii önünden Belediye binasına kadar yaklaşık 500 metrelik Sevgi Yolunda Motosikletli Zabıtaların eşliğinde 5’erli gruplar halinde koşan yarışmacılar zaman zaman zor anlar yaşadı.
Bazı yarışmacılar kelterleri bırakırken bazıları da dengelerini kaybedip üzüm yüklü kelterlerle birlikte düştü. Yarışmanın sonunda Mehmet Özcan 1 dakika 13 saniye 93 salise ile birinci, Hüseyin Ula 1 dakika 18 saniye 23 salise ile ikinci, Uğur Özcan ise 1 dakika 18 saniye 71 salise ile üçüncü oldu.
Üzüm bağında öğlen saat 14.00’a kadar çalıştıktan sonra yarışmaya katıldığını belirten yarışmanın birincisi Mehmet Özcan, “Biraz zorlandım. Bağda çalışıp da geldim yine de kazandım. Biraz zorlandım” dedi.
Yarışmada üçüncü olan Uğur Özcan ise yarışmaya hasta bir şekilde geldiğini belirterek katılıp katılmamakta tereddüt ettiğini ancak katılarak yarışmada üçüncü olduğu için mutlu olduğunu söyledi. Yarışmanın ikincisi olan Hüseyin Ula ise, “Belediyenin parkında çalışıyorum. Çift iş yapıyorum. Sabah bağda öğleden sonra da belediyenin parkında garson olarak çalışıyorum. Zorluk çekmedim ama yine de yoruldum” diye konuştu.
Alaşehir Belediye Başkanı Ahmet Öküzcüoğlu ise Alaşehir’in ve ilçeye özgü yöresel ürünlerin tanıtımı için festivallerin önemine değinerek, “Üzüm Festivalimiz geleneksel hale geldi. Her sene Üzüm Festivalimizi yapıyoruz. Bu Festivalimizin bir etabı da kelter çekme yarışması. Çocuklarımız Sevgi Yolunda yukarıdan aşağıya doğru, arada yaşanan kazalar da oluyor, koşarak dereceye girenler belli oldu. Bizim görevlerimizden bir tanesi de yöresel ürünlerimizi ön plana çıkarmak.
Alaşehir Ekmeği, Tahinli Pidesi, Kapaması, Sultani Üzümü, Yaprağı meşhurdur. Sultani Üzümümüzü Türkiye’ye tanıtmayı hedefliyoruz. Bu festivaller de buna aracı oluyor. En güzel üzüm yarışmamızı yaptık, kelter çekme yarışmamamızı yaptık akşam da Ceylan Ertem konserinde halkımızla buluşacağız” dedi.
Alaşehir’de kurtuluş etkinlikleri. Alaşehir Belediyesi tarafından ilçenin düşman işgalinden kurtuluşunun 102. yıl dönümü dolayısıyla çeşitli etkinlikler düzenlendi.
Gün içerisinde gerçekleştirilen bir birinden renkli etkinliklerin ardından gecenin sonunda sevilen sanatçı Ceylan Ertem sahne aldı.
Birbirinden güzel şarkılarla Alaşehirlilere unutulmaz bir gece yaşatan Ceylan Ertem’e Alaşehir Belediye Başkanı Ahmet Öküzcüoğlu tarafından Manisa Sultani Çekirdeksiz Üzümü ve ilçenin yöresel ürünlerinin olduğu sepet hediye edildi.
Başkan Öküzcüoğlu, “Ceylan Ertem bir cumhuriyet kadını. Kendisini Alaşehir’de ağırlamaktan mutluluk duyuyoruz. Cumhuriyet demek kadın demek. Atamız 1926 yılında medeni kanunla kadınlara hakkını verdi.
Bugün tek eşlilik varsa bugün mahkemede kadınların şahitliği kabul ediliyorsa, bugün mirastan eşit patlar alıyorsa, velayet hakkı varsa, evlilikte kadının imzası alınıyorsa, işte Atamız sayesindedir. Buradan Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ü rahmetle, minnetle anıyoruz” dedi.
Alaşehir’de üzümleri sağanak vurdu. Geçen akşam yağan sağanak yağış Alaşehir’e bağlı Tepeköy, Akkeçili, Piyadeler, Türkmenköy mahallelerinde etkili oldu. Bir anda bastıran önce kısa süreli dolu ardından şiddetli yağmur, derelerde sel oluşmasına ve derelerin taşmasına neden oldu.
Karacalar Deresinin taşması sonucu Tepeköy Mahallesi Mezrası’nda bulunan sergi alanında kurumaya bırakılmış sultaniye üzümlere zarar verdi. Üzümler sel sularına kapılarak sürüklendi.
Mahalle sakinleri ise çaresiz kaldı. Suya kapılan araçlar ise iş makineleri ile kurtarıldı. Alaşehir’de bugün yine sağanak yağışların akşam saatlerinde etkili olması bekleniyor.
Alaşehir Tepeköy Mahallesi Muhtarı Süleyman Tunga, yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Dün gece aniden bastıran önce hafif dolu ardından yağmur sonucu Karacalar Deresi taştı.
Taşan sular mezrada bulunan yaklaşık 200 dönüm sergi alanını bastı. Üzümler sular altında kaldı. Kurtarma ve sergilerin yanına yaklaşmamız mümkün olmadı.
Alaşehir Belediyesi ekipleri dereye müdahale ettiler ama sergilerdeki üzümlerin yaklaşık yüzde 60’ı zarar gördü. Yapacak bir şey yok. Bu Allah’tan gelen bir afat. Kalan üzümlerimizi kurtarmaya çalışacağız. Vatandaşlarımız üzümlerini kurtarmak, çürümesini önlemek için potasa uygulaması yapıyorlar.”
Tahtalı Barajı’nda korkutan tablo. İzmir’de kentin önemli miktarda su ihtiyacını karşılayan Tahtalı Barajı’nın aktif doluluk oranında geçen yıla göre, yüzde 15 civarında düşüş meydana geldi.
Barajın doluluk oranı geçen yıl yüzde 34.13 olarak ölçülürken, bu yıl bu oran 19,86’lara düştü. Su seviyesinin yüzde 20’lerin altına düşmesiyle de 2008’den bu yana son 16 yılın en düşük rekor seviyesi kırılmış oldu.
Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) Çevre, Biyoçeşitlilik ve İklim Değişikliği Çalışma Grubu Üyesi Prof. Dr. Doğan Yaşar ise bu düşüşün devam edeceğini, Tahtalı Barajı’nın dibinin görülme riskinin bulunduğunu ve kasım aylarında su seviyesinin yüzde 10’lara kadar düşebileceğini söyledi.
2020 yılında ben İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı’na ‘önümüzde bir kuraklık var’ diye bir mektup yazdığını ifade eden Prof. Dr. Yaşar,
“Ben mektubu yazdığım zaman Tahtalı Barajı yüzde 75 doluluk oranına sahipti. Bu İzmir’in hiç başka kaynaktan su kullanmadan, sırf Tahtalı’dan kullanmak şartıyla 1 buçuk yıllık suyu demektir. ‘Kuyuları rahat bırakın’ dedim. İzmir o dönemlerde yüzde 60 oranında suyunu kuyulardan çekiyordu. Yeraltı suyu bir yere gitmez, orada rezerv olarak bekler”
diye konuştu.
Yer altından su çekilmesiyle Manisa’daki Gölmarmara’nın kurutulduğunun altını çizen Prof. Dr. Yaşar, Gölmarmara’nın kurumasında İzmir’in önemli bir etkisinin bulunduğunu aktardı. Sözlerine devam eden Yaşar, şöyle konuştu:
“Çünkü o dönemler her gün 250 bin metreküp Manisa’nın altından İzmir’e su çektik. Manisa da kendine yaklaşık 300 metreküp su çekti. Su dayanmadı. Şu an Tahtalı Barajındaki su seviyesi yüzde 19.86’lara düştü. Ekim-Kasım ayına kadar Tahtalı Barajı’nın dibini görecek gibiyiz. Yüzde 10-12’lere düşecek tehlike seviyesidir bu. Böylece tekrar yeraltına başvuracağız. Yeraltına başvurmak demek; fazla ağır metal çekmek demek. Hem ağır metal temizlenecek hem su çekilecek hem de pompalanacak. İzmir bundan dolayı Türkiye’nin en pahalı sularından birini kullanıyor.”
“Türkiye’de su sorunu yoktur, Türkiye’de su yönetimi sorunu vardır” diyen Prof. Dr. Doğan Yaşar, Türkiye’de kişi başı su potansiyelinin bin 340 metreküp iken İzmir’de bu oranın 600 metreküp olduğuna değindi. Biz İzmir olarak fakirin de fakiriyiz diyen Yaşar,
“Suyun kullanımı bilmemiz gerekiyor. 2007’lerde 40-50 metrelerden çekilen su, şu anda 400 metrelere inmiş durumda. Her geçen sene biraz daha aşağıya iniyoruz. İzmir’in bütçesinin 4’te 1’i enerjiye, elektriğe gidiyor. Bu büyük ölçüde de su sebebiyle gerçekleşiyor”
ifadelerine yer verdi.
Tahtalı Barajı’ndaki düşüş devam edeceğinin altını çizen Prof. Dr. Yaşar, sözlerine şöyle devam etti:
“Su olayında bizim kurakçıl peyzaja geçmemiz gerekiyordu. Biz hala İzmir’de çiçek açıyoruz, onlara tankerli su veriyoruz. Farkındalık oluşturmak gerekiyor. Biz henüz ciddi anlamda kuraklık yaşamadık. Şu anda yağmur yüzde 10 gibi eksik yağıyor ve biz mahvoluyoruz. Su olmayınca gıda olmaz, gıda olmayınca kimse kalmaz.”
Gerektiği durumda suyun kesileceği gerektiğinde ise azaltılacağı uyarısında bulunan Prof. Dr. Yaşar, halkın bahçe sulamaması ve araba yıkamamasının önemli olduğunu ifade etti. Prof. Dr. Yaşar son olarak suyun her bir damlasını kullanırken oturup düşünmek gerektiğini, suyun bilinçli kullanılmadığı sürece durumun çok zor olduğunu kaydetti.
Dikkat sağlığınızdan olmayın. Günümüzde sık rastlanan uyku hastalıkları, insan hayatını olumsuz yönde etkiliyor. Gündelik yaşantı, iş ve sosyal hayat, uyku problemlerine bağlı olarak olumsuz etkilenebiliyor.
Uyku problemi yaşayan kişilerin her ne kadar uyku hekimlerine başvuru yapması önerilse de, birçok hasta internet üzerinden bitkisel ve ilaç içerikli ürün kullanıyor.
İnternetten alınan ürünlerin kontrolsüz kullanımı ise tedaviden ziyade sıkıntılara neden olabiliyor.
Uyku hastalığı ile mücadele veren hastaların internetten alarak kontrolsüz şekilde kullanacağı ürünlerin tehlike oluşturduğunu belirten Prof. Dr. Vural Fidan,
“Uyku hastalıklarının hem teşhisi hem de tedavisi, uyku hekimleri tarafından yapılmaktadır. Tabii uyku ile ilgili olan sorunlar için uyku hekimlere bazen ulaşım zor olabiliyor.
Kişilerin daha kolayına gelen internet üzerinden bilgilendirme veya internet üzerinden bazen bitkisel, bazen ilaç kökenli farklı ürünleri tedarik edip kullanması mümkün olabiliyor.
Fakat bunların kontrolsüz olması, kesinlikle sıkıntı oluşturabiliyor”
dedi.
İnternetten erişilen ürünlerin Sağlık Bakanlığı kontrolünde olmasının büyük önem taşıdığını ve hastaların uyku hekimlerine başvurmaları gerektiğini belirten Eskişehir Şehir Hastanesi Kulak Burun Boğaz Bölümü Uzmanı ve Uyku Merkezi Sorumlusu Prof. Dr. Vural Fidan, şu ifadeleri kullandı:
“Çünkü ilaç olarak tabir ettiğimiz ürünlerin mutlaka ve mutlaka Sağlık Bakanlığı onaylı olması gerekiyor. Tıbbi ürünler var, bazen biz de bunlara rastlıyoruz. Bu ürünlerin de mutlaka Sağlık Bakanlığı sertifikasyonu olması gerekiyor.
Çünkü bunların kişiye önce zarar vermemesi ondan sonra faydalı olmasına gerekiyor. Bu yüzden mutlaka ve mutlaka Sağlık Bakanlığı’nın vermiş olduğu bilgilendirmelere riayet edilmesi şart.
Bütün hastalarımızın uyku problemleri varsa er veya geç mutlaka uyku hekimleriyle başvurmasını öneriyoruz.”